Emisyon Ticaret Sistemi Nedir ve Nasıl Çalışır?

emisyon ticaret sistemi

Gezegenimizin karşı karşıya olduğu en büyük meydan okumalardan biri olan iklim değişikliğiyle mücadelede, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi piyasa tabanlı mekanizmalar kritik bir rol oynamaktadır. Bu sistem, çevresel sorumluluğu ekonomik teşviklerle birleştirerek sürdürülebilir bir geleceğin kapılarını aralamaktadır.

Küresel ısınma ve sera gazı emisyonlarının hızla artışı, dünya genelinde yıkıcı çevresel ve ekonomik etkilere yol açmaktadır. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) raporlarına göre, 2015-2024 yılları kayıtlardaki en sıcak on yıl olarak belirlenmiştir. Karbondioksit (CO2) atmosferde insanlık tarihindeki en hızlı oranda birikmektedir.

2023 yılında küresel sera gazı (GHG) emisyonları rekor seviyeye ulaşarak bir önceki yıla göre %1.3 artış göstermiştir. Özellikle fosil yakıtlar, toplam sera gazı emisyonlarının %68’ini oluşturmaktadır. Bu durum, acil ve etkili çözümlerin gerekliliğini ortaya koymaktadır. UNEP’in 2023 Emisyon Açığı Raporu, G20 ülkelerinin hiçbirinin net-sıfır hedefleriyle tutarlı bir hızda emisyon azaltmadığını da ortaya koymuştur.

Bu veriler, mevcut iklim politikalarının ve ulusal taahhütlerin (NDC’ler) yetersiz kaldığını açıkça ortaya koymaktadır. Emisyonlar artmaya devam ederken ve dünyanın en büyük ekonomileri dahi kendi hedeflerine ulaşmakta zorlanırken, geleneksel düzenleyici yaklaşımların tek başına yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. İşte bu noktada, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gibi piyasa tabanlı mekanizmaların önemi daha da artmaktadır. Bu sistemler, ekonomik aktörleri doğrudan maliyetle karşı karşıya getirerek daha hızlı bir değişim tetiklemeyi hedefler.

Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), bu küresel soruna piyasa dinamikleriyle yaklaşan, kanıtlanmış bir çözümdür. “Kirleten öder” prensibini temel alarak, şirketleri emisyonlarını azaltmaya teşvik eder ve yeşil teknolojilere yatırım yapmaları için ekonomik bir motivasyon sunar. Bu blog yazısı, Emisyon Ticaret Sistemi’nin ne olduğunu, nasıl işlediğini, küresel ve Türkiye’deki güncel durumunu, şirketlerin bu sisteme nasıl hazırlanabileceğini ve gelecekte bizi nelerin beklediğini derinlemesine inceleyecektir. Bu karmaşık konuyu anlaşılır kılmak ve sürdürülebilirlik yolculuğunda rehberlik etmek hedeflenmektedir.

Yazı İçeriği
    Add a header to begin generating the table of contents

    Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Nedir?

    ETS'nin Tanımı ve Temel Amacı

    Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefleyen piyasa tabanlı bir çevre politikası aracıdır. Bu sistem, belirli sektörlerdeki şirketlere salabilecekleri toplam emisyon miktarı için bir üst sınır (tavan) belirler ve bu sınır dahilinde emisyon izni (tahsisat veya karbon kredisi) ticareti yapmalarına olanak tanır. Sistemin temel amacı, “kirleten öder” prensibini uygulayarak şirketleri en düşük maliyetle emisyonlarını azaltmaya teşvik etmek ve yeşil dönüşüm için gelir oluşturmaktır.

    Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS), 2005 yılında kurulan ve dünya genelindeki en büyük karbon piyasalarından biridir. AB ETS, 2023 itibarıyla Avrupa’daki enerji ve sanayi tesislerinden kaynaklanan emisyonlarda 2005 seviyelerine kıyasla yaklaşık %47’lik bir azalmaya katkıda bulunmuştur.

    Küresel İklim Değişikliği ve Karbon Emisyonları

    Sanayi Devrimi’nden bu yana atmosferdeki sera gazı birikimi hızla arttı. Küresel CO₂ emisyonları 2023 itibarıyla 36,8 milyar ton gibi rekor bir seviyeye ulaşmış durumdadır ve bu artış gezegenin ortalama sıcaklığını ~1,2°C yükselterek iklim sisteminde tehlikeli değişimlere yol açmaktadır. Sonuçlarını artık hepimiz gözlemliyoruz: buzullar eriyor, deniz seviyeleri yükseliyor, sıcak hava dalgaları ve şiddetli yağışlar gibi aşırı hava olayları daha sık meydana geliyor. Uluslararası toplum, Paris İklim Anlaşması ile küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefi koydu; ancak mevcut gidişat bu hedefin uzağında. Bu hedefe ulaşmak için ülkelerin 2030’a kadar karbon emisyonlarında yıllık %7-8 civarında kesintiler yapması gerekiyor ki bu da tarihte görülmemiş bir çaba gerektiriyor. Dolayısıyla, sera gazı salımlarını ekonomik büyüme ile dengeli şekilde azaltacak yenilikçi mekanizmalara acil ihtiyaç var.

    yıllara göre karbondioksit miktarı

    Grafik: Yıllara Göre Atmosferdeki Karbondioksit Miktarı Kaynak:Our World in Data

    Neden Bir Ticaret Sistemine İhtiyaç Duyulur?

    Geleneksel “komuta ve kontrol” yaklaşımları, yani hükümetlerin belirli teknolojileri zorunlu kılması veya emisyon limitleri koyması, emisyon azaltımında her zaman maliyet etkinliği sağlamakta yetersiz kalabilir. Her şirketin veya sektörün emisyon azaltım potansiyeli ve maliyeti farklıdır. ETS, piyasa mekanizmalarını kullanarak şirketlerin kendi emisyon azaltım stratejilerini en uygun maliyetle belirlemesine olanak tanımaktadır.

    Karbon ticareti, işletmeleri teknolojik yeniliklere, enerji verimliliğine ve daha az kirletici üretim yöntemlerine yatırım yapmaya teşvik eden güçlü ekonomik teşvikler sunar. Emisyonlarını başarılı bir şekilde azaltan şirketler, fazla karbon kredilerini piyasada satarak ek gelir elde edebilirler. Bu, çevresel uyumu sadece bir yükümlülük olmaktan çıkarıp, finansal bir avantaja dönüştürür.

    Karbon ticareti, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir araçtır. Emisyonların azaltılması, çevresel sürdürülebilirliği ve ekosistemlerin korunmasını destekler. Geleneksel “emisyon vergisi”nden farklı olarak, ETS’nin “tavan ve ticaret” mekanizması, piyasa esnekliği sunar. Bu esneklik, şirketlerin emisyon azaltım yükümlülüklerini yerine getirirken inovasyon yapma ve maliyetleri optimize etme özgürlüğüne sahip olmasını sağlar.

    Emisyon Ticaret Sistemi Nasıl İşler?

    Tavan ve Ticaret (Cap and Trade) Prensibi

    Emisyon Ticaret Sistemi’nin kalbinde “Tavan ve Ticaret” prensibi yatar. Bu prensip, sistem kapsamındaki tesisler ve operatörler tarafından salınabilecek toplam sera gazı miktarına bir “tavan” veya üst sınır konulmasını içerir. Bu tavan, belirlenen iklim hedefleriyle uyumlu olarak her yıl azaltılır ve zamanla toplam emisyonlarda sürekli bir düşüş sağlar. Örneğin, AB ETS’nin 2030 yılına kadar 2005 seviyelerine göre emisyonları %62 oranında azaltma hedefi doğrultusunda, yıllık azaltım faktörü 2024-2027 için %4.3’e, 2028’den itibaren ise %4.4’e yükseltilmiştir.

    Tavan, her biri bir ton CO2 eşdeğeri emisyon hakkı veren emisyon izinleri (tahsisatlar) cinsinden ifade edilir. Bu izinler, şirketler arasında alınıp satılabilir. Şirketler, yıllık emisyonlarını izlemek ve raporlamakla yükümlüdür ve yıllık emisyonlarını karşılayacak yeterli sayıda izin teslim etmek zorundadır. Bu gerekliliklerin karşılanmaması önemli para cezalarıyla sonuçlanır.

    Tavanın her yıl azaltılması, piyasada karbon izni kıtlığı oluşturur ve bu da karbon fiyatının yükselmesini sağlar. Bu durum, şirketleri sürekli olarak emisyon azaltımına yatırım yapmaya zorlayan temel mekanizmadır. Azalan tavan, piyasada izin kıtlığını işaret ederek izinlerin piyasa değerini garanti eder. Bu, ETS’nin dinamik bir teşvik sistemi olduğunu gösterir. Tavanın düşürülmesi, şirketler üzerinde sürekli bir dekarbonizasyon baskısı oluşturur. Bu baskı, sadece mevcut emisyonları azaltmakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli düşük karbonlu teknoloji ve süreç inovasyonunu da teşvik eder, çünkü gelecekte izinler daha pahalı ve daha zor elde edilebilir olacaktır.

    emisyon ticaret sisteminin işleyişini gösteren grafik

    Grafik: Emisyon Ticaret Sistemi İşleyiş Prensibi

    Emisyon Ticaret Sistemi Simülatörü

    Emisyon Ticaret Sistemi Simülatörü

    Şirketlerin emisyonlarını değiştirerek sistemin nasıl çalıştığını gözlemleyin.

    🏭 A Fabrikası

    Kota (Ton CO2): 100
    Mevcut Emisyon: 120
    Durum:

    🌳 B Fabrikası

    Kota (Ton CO2): 100
    Mevcut Emisyon: 80
    Durum:

    Emisyon İzinleri (Karbon Kredileri) Nedir?

    Emisyon Ticaret Sistemi bağlamında sıklıkla karşılaşılan iki temel terim “emisyon izinleri” ve “karbon kredileri”dir. Bu iki kavram, benzer amaçlara hizmet etse de, oluşum kaynakları ve işleyiş mekanizmaları açısından farklılık gösterir.

    Emisyon İzinleri (Allowances): ETS kapsamında, bir ton CO2 eşdeğeri sera gazı salma hakkını temsil eden, ticareti yapılabilir belgelerdir. Bu izinler, genellikle sistemin kendisi (örneğin bir hükümet veya uluslararası kuruluş) tarafından oluşturulur ve belirli bir üst sınır (tavan) dahilinde piyasaya sürülür. Şirketler, faaliyetleri sonucu ortaya çıkan emisyonları karşılamak için bu izinleri satın almak veya kendilerine tahsis edilen ücretsiz izinleri kullanmak zorundadır.

    Karbon Kredileri (Offsets): Genellikle ETS kapsamı dışındaki projelerden (örneğin, yenilenebilir enerji projeleri, ormanlaştırma, enerji verimliliği projeleri) elde edilen, doğrulanmış emisyon azaltımlarını temsil eden belgelerdir. Bu krediler, başka bir yerde gerçekleşen emisyon azaltımını veya karbon tutulumunu temsil eder ve şirketlerin kendi emisyonlarını “dengelemesine” olanak tanır. Bazı ETS’ler, şirketlerin belirli bir oranda karbon kredisi kullanarak emisyon yükümlülüklerini yerine getirmesine izin verebilir.

    İzinlerin Tahsisi ve Açık Artırması

    Açık Artırma (Auctioning): 2013’ten beri AB ETS’de varsayılan dağıtım yöntemidir ve “kirleten öder” prensibini hayata geçirir. Üye devletler, AB ETS Direktifi ve Açık Artırma Yönetmeliği’nde belirtilen kurallara uygun olarak şeffaf, uyumlu ve ayrımcı olmayan bir şekilde açık artırmalar düzenler. Bu açık artırmalar, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) ve küçük emisyoncuların katılımını kolaylaştırmak için tek turlu, kapalı teklifli, tek fiyatlı bir format kullanır. Teklif penceresi kapandıktan sonra, açık artırma platformu, talebin sunulan izinlere eşit olduğu temizleme fiyatını belirler ve yayınlar. Başarılı teklif verenler, teklifleri temizleme fiyatına eşit veya üzerinde olanlardır ve tüm başarılı teklif verenler, kendi bireysel teklif fiyatlarından bağımsız olarak aynı temizleme fiyatını öderler. Açık artırma gelirleri, yeşil enerji ve düşük karbon teknolojilerine yatırımı desteklemek için ulusal bütçelere aktarılır. 2013’ten bu yana AB ETS, 175 milyar Euro’dan fazla gelir elde etmiştir.

    Ücretsiz Tahsisat (Free Allocation): Karbon kaçağı riskini azaltmak için belirli sanayi sektörlerine ücretsiz izinler verilir. Karbon kaçağı, şirketlerin daha sıkı iklim politikaları nedeniyle üretimlerini daha az maliyetli emisyon düzenlemelerine sahip ülkelere kaydırması durumudur. Ücretsiz tahsisatlar, sektördeki en verimli tesislerin ortalama emisyon yoğunluğunu yansıtan kıyaslama (benchmark) değerlerine göre belirlenir ve zamanla kademeli olarak azaltılır. Bu kıyaslama değerleri, teknolojik ilerlemeyi yansıtacak şekilde Komisyon tarafından periyodik olarak güncellenir. Havacılık sektöründe ücretsiz tahsisat, 2024’te %25, 2025’te %50 azaltılarak 2026’dan itibaren tamamen kaldırılmak üzere kademeli olarak azaltılmaktadır.

    Ticaret Mekanizması: Şirketler Nasıl Alım Satım Yapar?

    ETS kapsamındaki şirketler, yıllık emisyonlarını karşılamak için yeterli izne sahip olmalıdır. Eğer bir şirket emisyonlarını başarılı bir şekilde azaltırsa, fazla izinlerini piyasada satabilir veya gelecekte kullanmak üzere saklayabilir. Tersine, emisyon hedeflerini aşan şirketler, piyasadan ek izin satın almak zorundadır. Bu mekanizma, emisyon azaltımının en düşük maliyetle gerçekleştiği yerlerde yoğunlaşmasını sağlar. 

    Bu alım satım işlemleri, AB’de Birlik Sicili (Union Registry) adı verilen merkezi bir çevrimiçi veritabanında kaydedilir. Bu sicil, tüm izinlerin sahipliğini ve transferlerini takip eder, şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlar. Birlik Sicili, 2012’den bu yana tek bir merkezi kayıt sistemi olarak Avrupa Komisyonu tarafından işletilmektedir ve tüm AB ETS katılımcı ülkelerini kapsar.

    İzinlerin fiyatı, AB karbon piyasasında arz ve talep dengesine göre belirlenir. Azalan tavan, piyasada izin kıtlığını işaret ederek izinlerin piyasa değerini garanti eder. Bu karbon fiyatı, şirketleri emisyonları maliyet etkin bir şekilde azaltmaya teşvik eder. 2018’den bu yana, emisyon izinleri revize edilmiş Finansal Araç Piyasaları Direktifi (MiFID2) kapsamında finansal araç olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma, karbon piyasasını piyasa manipülasyonu ve diğer kötüye kullanımlara karşı korumak için önemlidir. Finansal piyasa kuralları, tüm piyasa katılımcılarının yüksek bütünlük standartlarına uymasını, içeriden bilgi ticaretinden kaçınmasını ve şeffaflık sağlamasını gerektirir.

    Ceza Mekanizmaları ve Uyum

    Emisyon Ticaret Sistemi’ne katılan şirketler, çevresel yükümlülüklerini yerine getirme konusunda sıkı kurallara tabidir. Her yılın 30 Nisan’ına kadar, bir önceki yıla ait sera gazı emisyonlarına eşdeğer miktarda tahsisatı Birlik Sicili’ne teslim etmek zorundadırlar. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda ağır para cezaları uygulanır.

    AB ETS’de, yeterli izin teslim etmeyen operatörler, fazla emisyonun her tonu için 100 € ceza ile karşı karşıya kalır. Bu ceza, AB enflasyon oranına göre yıllık olarak artırılır. Ayrıca, cezalandırılan operatörlerin isimleri kamuya açıklanır. Bu kamuya açıklama, şirketlerin itibarları üzerinde de ek bir baskı unsuru oluşturur. Ulusal yetkili makamlar, piyasa kötüye kullanımı durumunda düzeltici eylemler veya yaptırımlar uygulama yetkisine sahiptir.

    Emisyon Ticaret Sistemine Nasıl Hazırlık Yapılır?

    Karbon Ayak İzi Hesaplama

    Bir Emisyon Ticaret Sistemine dahil olmadan önce atılması gereken ilk adım, şirketin kendi karbon ayak izini doğru şekilde hesaplamaktır. Bu, işletmenin faaliyetlerinden kaynaklanan tüm sera gazı emisyonlarının kapsamlı bir envanterini çıkarmak anlamına gelir. Şirket, doğrudan ve dolaylı emisyon kaynaklarını belirleyerek (örneğin fabrikalardaki yakıt tüketimi, elektrik kullanımı, şirket araçlarının yakıtları, proses kaynaklı emisyonlar gibi) yıllık salımlarını ton CO₂e cinsinden hesaplamalıdır.

    Karbon ayak izi hesaplayan danışmanlar ve açık veri ekranı

    Uluslararası standartlar (örneğin Sera Gazı Protokolü veya ISO 14064) doğrultusunda yapılacak bu hesaplama, şirketin mevcut durumunu ortaya koyar. Karbon ayak izi envanteri sayesinde firma, hangi faaliyetlerinin ne kadar emisyon oluşturduğunu net olarak görür. Örneğin toplam emisyonunun %70’i enerji tüketiminden, %20’si lojistikten, %10’u ham madde kullanımından geliyorsa, en büyük paya sahip kaynaklar netleşir.

    Bu analiz, ETS devreye girmeden önce şirketin ileride yaklaşık ne kadar emisyon iznine ihtiyaç duyacağını öngörmesine ve en önemlisi de nerelerde emisyon azaltımı yapabileceğini belirlemesine yardımcı olur.

    İç Sistemleri Kurma

    ETS’ye hazırlanırken yapılması gereken bir diğer önemli adım, şirket içinde izleme ve raporlama sistemlerini kurmaktır. Emisyon verilerinin doğru ölçülmesi ve kayıt altına alınması, ETS’nin bel kemiğidir. Bu kapsamda şirketler, bacalarına ve tesislerine emisyon ölçüm cihazları yerleştirmek, yakıt ve elektrik tüketimlerini düzenli olarak kayıt altına almak ve tüm bu verileri takip edecek bir veri yönetim sistemi (yazılımlar, otomasyonlar) oluşturmak durumundadır.

    Birçok ülkede, ETS uygulamasına geçilmeden önce şirketlere bu beceriyi kazandırmak için zorunlu İzleme, Raporlama ve Doğrulama (MRV) programları yürürlüğe konulur. Örneğin Türkiye, 2015 yılından bu yana yılda 500.000 ton CO₂’den fazla emisyonu olan tesisler için MRV raporlamasını zorunlu tutmaktadır.

    Bu sayede ETS öncesi dönemde şirketler veri toplamaya ve emisyonlarını şeffaf biçimde bildirmeye alışmış olur. Şirketlerin iç süreçlerinde, çevre veya sürdürülebilirlik birimleri kurarak ETS konusunda uzman personel görevlendirmesi de kritik bir adımdır. Bu ekip, her yıl hazırlanacak emisyon envanteri raporlarını koordine eder, izin takibini yapar ve gerekiyorsa piyasa işlemlerini (izin alım-satımı gibi) yönetir.

    Profesyonel Destek Alma

    ETS gibi karmaşık ve teknik bir konuda profesyonel destek almak, şirketlerin doğru stratejilerle ilerlemesini sağlar. Bu alanda uzmanlaşmış danışmanlık firmaları, şirketlere karbon envanteri oluşturma, raporlama sistemleri kurma, karbon piyasasında alım-satım stratejileri geliştirme ve yasal uyum sağlama konularında yol gösterici olabilir. Bir danışman, şirketin sektörel durumunu değerlendirerek en uygun karbon azaltım yöntemlerini ve izin yönetimi taktiklerini önerir.

    Özellikle Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD), Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) ve Türkiye İklim Kanunu gibi ulusal ve uluslararası düzenlemelere uyum konusunda hukuki değerlendirme ve raporlama desteği kritik hale gelmektedir. Danışmanlar, şirketlerin mevcut uygulamalarını bu düzenlemeler çerçevesinde analiz ederek risk alanlarını tespit eder ve uyum için gerekli adımları belirler.

    Sonuç

    Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), küresel iklim değişikliğiyle mücadelede hem çevresel hem de ekonomik hedefleri bir araya getiren güçlü bir piyasa mekanizmasıdır. “Tavan ve Ticaret” prensibiyle, şirketleri emisyonlarını azaltmaya teşvik ederken, karbon izinlerinin ticareti yoluyla maliyet etkinliği sağlar. AB ETS, bu sistemin en başarılı örneklerinden biri olarak emisyon azaltımında önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Türkiye de 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşma ve AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyum sağlama doğrultusunda kendi ETS’sini kurma yolundadır.

    emisyon ticaret ulkeler mevcut durum

    Grafik: Emisyon Ticaret Sisteminde Ülkelerin Mevcut Durumu Kaynak: ICAP

    Küresel karbon piyasaları 2023 yılında bir önceki yıla göre %2’lik bir artışla 881 milyar Euro’luk (948.75 milyar $) rekor bir değere ulaşmıştır. AB Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS), yaklaşık 770 milyar Euro’luk değeriyle küresel pazarın %87’sini oluşturarak en önemli katkıyı sağlamaya devam etmektedir.

    ETS’nin etkinliği konusunda bazı tartışmalar olsa da , genel olarak teknolojik inovasyonu teşvik ettiği gözlemlenmektedir. AB ETS ve Çin ETS pilot uygulamalarının, teknolojik yatırımı, patentlemeyi ve yeni teknolojilerin benimsenmesini olumlu ve istatistiksel olarak anlamlı şekilde etkilediği belirtilmiştir. Ancak, sistemin etkinliğini artırmak için yeterli sıkılık ve belirsizliklerin azaltılması gerekmektedir. Şirketler için bu, sadece bir yükümlülük değil, aynı zamanda rekabet avantajı elde etme, yeni gelir kaynakları oluşturma ve sürdürülebilir bir marka imajı oluşturma fırsatıdır.

    Özetle, Emisyon Ticaret Sistemi iklim krizine karşı geliştirilen en önemli araçlardan biri olarak ortaya çıktı. Sera gazı emisyonlarına bir limit koyup piyasayı devreye sokarak, ekonomik büyümeyi tamamen frenlemeden çevresel hedeflere ulaşmanın mümkün olabileceğini gösterdi. Elbette ki ETS tek başına iklim sorununu çözecek bir sihirli değnek değil; enerji verimliliği, yenilenebilir enerjiye geçiş, karbon yakalama teknolojileri gibi pek çok politikanın bir arada uygulanması gerekiyor. Ancak ETS, sunduğu esneklik, maliyet etkinliği ve inovasyonu teşvik edici yapısıyla, gelecekte de iklim değişikliğiyle mücadelenin merkezinde yer alacak gibi görünüyor. Hepimizin daha sürdürülebilir bir dünya hedefi doğrultusunda, bu tür piyasa mekanizmalarının başarıyla işlemesi ve küresel ölçekte yaygınlaşması büyük bir umut kaynağı.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Emisyon Ticaret Sistemi, belirli bir toplam emisyon sınırı (tavan) belirleyen ve şirketlerin bu sınır dahilinde emisyon izinleri adı verilen hakları alıp satmasına imkan tanıyan bir karbon piyasası sistemidir. Yani şirketler, sebep oldukları sera gazı emisyonları için ellerinde yeterli izin bulundurmak zorundadır; bu sayede toplam emisyon miktarı kontrol altında tutulur.

    Karbon vergisi, salınan her ton CO₂ için sabit bir vergi ücreti belirler; miktar değil fiyat kontrol altındadır. Emisyon Ticaret Sistemi ise toplam emisyon miktarını bir tavan ile sınırlandırır ve izinlerin piyasa aracılığıyla fiyatlanmasına olanak tanır. Karbon vergisinde emisyon azaltım miktarı piyasa tepkisine göre değişebilirken, ETS’de azaltılacak toplam emisyon miktarı baştan garanti edilir.

    Emisyon izni, ETS kapsamında bir şirketin 1 ton CO₂ eşdeğeri sera gazı salma hakkını temsil eden dijital bir sertifikadır. Her işletme yıl sonunda gerçekleşen emisyonlarına eşdeğer sayıda izni teslim etmek zorundadır. Bu izinler ihtiyaç halinde şirketler arasında alınıp satılabilir ve bu yüzden karbon kredileri olarak da anılır.

    Hangi sektörlerin ETS’ye dahil olacağı sistemin tasarımına bağlıdır ancak genelde enerji üretimi (elektrik ve ısı santralleri) ve enerji yoğun sanayiler (çimento, demir-çelik, rafineriler, kimya vs.) ilk kapsama giren sektörlerdir. Bazı ETS’ler havacılık (özellikle iç hat uçuşları) ve deniz taşımacılığı gibi alanları da kapsar. Örneğin AB ETS, toplam sera gazı emisyonlarının ~%40’ını oluşturan elektrik üretimi, büyük sanayi tesisleri ve iç hat hava taşımacılığı sektörlerini kapsamaktadır.

    Şu anda (2025 itibarıyla) Türkiye’de ulusal bir ETS uygulaması henüz başlamamıştır. Ancak hazırlıklar ileri aşamadadır: 2024 yılı Ekim ayında bir pilot ETS süreci başlatılmış olup iki yıllık geçiş döneminin ardından 2026’da tam uygulamaya geçilmesi planlanmaktadır. Bu kapsamda Türkiye, 2015’ten beri yürürlükte olan zorunlu MRV (İzleme, Raporlama, Doğrulama) sistemiyle veri altyapısını hazırlamış ve 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda ETS’yi iklim politikalarının merkezine almıştır.

    CBAM, Avrupa Birliği’nin karbon kaçağını önlemek için geliştirdiği bir mekanizmadır. Karbon fiyatı uygulamayan ülkelerden AB’ye ithal edilen belli başlı ürünlere, içerdiği karbon emisyonuna eşdeğer bir ücretlendirme yapılmasını öngörür. Böylece AB’de karbon maliyetine katlanan yerli üreticiler ile yurtdışındaki üreticiler arasında adil bir rekabet sağlanması hedeflenir. Eğer Türkiye gibi bir ülke kendi ETS’sini kurarsa, CBAM kapsamında AB’ye ödenmesi muhtemel ücretler büyük ölçüde ortadan kalkacak, çünkü ihracatçı firmalar zaten ülke içinde karbon bedelini ödemiş olacaktır.

    Kaynaklar

    Scroll to Top